17 Ocak 2011 Pazartesi

Düş-tüm





ağır ağır indi mlek
gökyüzünden yeryüzüne
öyle saf,öyle masumdu ki güzelliği 
büyülendim
ve yaklaştı
baş döndürücü gülümsemesiyle sanki bir tanrıydı
büyülenmemek etkilenmemek
mümkün mü ki ?
ben sadece basit bir insanken.
nefesinin tatlı aromasına dayanamadı kalbim 
düştüm.
saniyeler geçmek bilmiyordu
kalbim öyle hızlı atıyordu ki
sanki yerinden çıkmak istermişcesine
melek hala ordaydı
o altın gibi parlayan 
şaşkın gözleriyle bana bakıyordu
yandığımı hissettim
tüm bedenim alevler içindeydi sanki
önemi yoktu yansam da
yeniden doğardım küllerimden
hangi güç beni bu muhteşem varlıktan alıkoyabilirdi ki ?
ölsem dirilirdim..
yansam tekrar doğardım..
beni götürseler yine gelirdim..
bu evren,bu gezegen
hiçbir şey ve hiç kimse 
engel olamazdı bana.
yaklaştı adım adım güzel melek
her adımı ritimli ve zarif
bir şeyler söyledi
sesi tanrıların söylediği
şarkılardan bile güzeldi
bir insanın asla duymaması bilmemesi 
gereken mucizelerden biriydi o
düşünebileceğiniz herşeyden
daha eşsiz daha güzel
hiçbir insan kalbi dayanamazdı ogüzelliğe
ve gülümsedi melek tekrar
elini uzattı gözleri davetkardı 
itaat ettim
başka türlüsü mümkün müydü sanki ?
gözlerimi yüzünden ayıramıyordum
o bembeyaz kusursuz elinde 
parlayan keskin birşey vardı
daha önce dikkat etmediğim 
etsem de umurumda olmazdı zaten
gülümseyişi öyle büyüleyiciydi ki
gözlerimi kırpıştırmak zorunda kaldım
bir acı hissettim
soğuk,keskin,güzel bir acı
dengemi kaybettim
düşmeden tuttu güzel melek
kollarındaydım
elini kalbimin üstüne koydu
kaldırdığında bakışlarında acı vardı
elinden damlayan benim kanımdı
bir damla gözyaşı süzüldü 
meleğin gözlerinden
kusursuz tenini okşarcasına inip
o biçimli eşsiz dudaklarıyla buluştu.
ağlama demek istedim..üzülme.
ama sesimi bulamadım
haksızlıktı bu niye ağlıyordu ki ?
ben mutluydum,huzurluydum
zaten artık onsuz yaşayamazdım
ölmem en doğrusuydu
ve onun kollarına ölmek
hayal edebileceğim en güzel ölüm şekliydi
bilincim yavaşça yitip giderken
gözlerim kapanmamak için mücadele ediyordu
o güzel yüzüne daha fazla bakmalıydım
sonsuza dek baksam doyamayacağım 
o güzel eşsiz yüze
gözlerim girdiği mücadelede yenik düştü en sonunda 
ve yavaşça sonsuzluğun ve bilinmezliğin
karanlık uçurumuna doğru düşerken..
gözlerimi açtım
odamın penceresinden günün ilk ışıkları giriyordu
tam aydınlanmamıştı hava 
saate baktım 6.15
arkamı dönüp kaldığım yerden devam ettim uyumaya 
belki birkaç saat daha...